Ülkemizde 50’li yıllardan itibaren devam eden hızlı kentleşme sonucunda şehirlerde yaşayan nüfusun oranı 1950 yılında %25 iken, 1980 yılında %44’e, 2000 yılında %65’e ve 2012 yılında %77’ye kadar çıkmıştır. 2016 yılı sonu itibarıyla ise dünya nüfusunun %54’ü, ülkemiz nüfusunun %88’i şehirlerde yaşamaktadır. 2050 yılında ise dünya nüfusunun üçte ikisinin, Türkiye nüfusunun ise %95’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülmektedir. Bu nedenle en önemli uğraş alanlarımızdan biri şehircilik konuları ve şehirlerimiz olmalıdır.
1950 yılında nüfusu 500 binden fazla olan şehir sayısı 2 iken, günümüzde bu sayı 40’ı aşmıştır. Buna bağlı olarak 1984 yılında kabul edilen ilk Büyükşehir Belediyesi Yasası ile İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ilan edilmişlerdir. İlk on yıl içinde büyükşehir belediye sayısı 8’e, yirmi yıl içerisinde ise 16’ya yükselmiş, 2016 yılı itibariyle 6360 sayılı Kanun kapsamında 30’a, köylerin mahalle statüsü kazanması ile birlikte kentleşme oranı da %88’e ulaşmıştır.
Bu süreçte Türkiye şehirleri, büyümenin, sanayileşmenin ve ekonomik gelişmenin lokomotifi olmuştur. Bu dönemde, imar ve yapı mevzuatının geliştirilmesi, mekânsal planlama pratiğinin etkinleştirilmesi, çevresel kirliliğin önlenmesi için kentsel altyapı yatırımlarının desteklenmesi, farklı gelir grupları için toplu konut üretimi yapılması, organize sanayi bölgelerinin kurulması gibi şehir ve mekâna yönelik pek çok tedbir uygulanmıştır.
2009 yılında Kentleşme Şurası yapılarak hızlı şehirleşme mercek altına alınmıştır. Yaşam kalitesi, afetlere duyarlı yerleşme, doğal ve kültürel varlıkların korunması, kentsel dönüşüm, teknik ve sosyal altyapı, yerel kalkınma, kentlilik bilinci, yönetişim ve yerel yönetimler konularında çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda akademisyenler, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, yerel yönetimlerin yönetici ve çalışanları, sivil toplum, özel sektör ve meslek örgütlerinin mensupları yer almış ve Ülkemizin sürdürülebilir kentsel gelişme hedeflerine ulaşılmasına yönelik önerilerde bulunmuşlardır.
Kentleşme Şurası’nın sonuçları esas alınarak “KENTGES Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (2010–2023)” hazırlanmış ve Yüksek Planlama Kurulu tarafından 2010 yılında kabul edilmiştir.
Şehirleşme ve imar konularında merkezi ve yerel idareler için bir yol haritası olan KENTGES; sorumlu kurum ve kuruluşlar ile yerel yönetimlerce uygulanmakta ve Bakanlığımızca izlenmektedir. Bu çalışmalardan yola çıkılarak 2011 yılından sonra mekânsal planlamaya dair bir dizi kurumsal ve yönetsel değişiklik yapılmıştır.
2011 yılında kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön verme, ülke ve bölge düzeyindeki mekânsal planları ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlama, kentlerde ve kırsal alanlarda arazi kullanımına ilişkin temel ilke, strateji ve standartları belirleme, uygulanmasını sağlama ve denetleme görevleri verilmiştir.
Buna ek olarak, hızlı büyümenin getirdiği sorunları çözmek ve afete dayanıklı şehirler oluşturmak amacıyla Kentsel Dönüşüm Yasası çıkarılmıştır. Son olarak 2014 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı Büyükşehir Yasası ile büyükşehir belediyelerinin yetki alanları, il sınırlarına kadar genişletilmiş, planlama ve imar faaliyetleri ile hizmet sunumu açısından bütüncül, etkili ve verimli bir yönetsel yapı kurulmuştur.
2014 yılı ve sonrasında yayımlanan üst düzey ulusal politika belgelerinde (10. Kalkınma Planı, Hükümet Programları, Orta Vadeli Programlar, Sektör Strateji Belgeleri vb.) “Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre” ilkesi altında, insanımızın şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam kalitesinin sürdürülebilir bir şekilde yükseltilmesi, çevreye duyarlı yaklaşımların artırılması noktasında hedef ve politikalara yer verilmiştir.
2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planında ekonomik amaçların geliştirilmesine paralel olarak, bireylerin kendilerini geliştirebilecekleri, özgür, sağlıklı, güvenli ve yüksek standartta yaşam sürebilecekleri sosyal bir ortamın oluşturulması temel amaç olarak belirlenmiştir. Planda kalkınma hedeflerine tam olarak ulaşılabilmesi için insanların bulundukları mekânlarda yaşam kalitesinin ve yaşanabilirlik standartlarının çevreye duyarlı bir şekilde yükseltilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bu çerçevede, şehirlerin ve kırsal alanların kendine özgü koşul ve niteliklerine göre, daha iyi iş fırsatlarını ve yaşam ortamlarını sunabilir hale gelmesinin önemli olduğu dile getirilmektedir.
Ayrıca, yerleşimlerde temel yaşam kalitesi standartlarının oluşturulması, düşük gelirli bölge ve şehirler başta olmak üzere ulaştırma, lojistik ve iletişim altyapısı iyileştirilerek piyasalara ve kamu hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması amaç olarak belirlenmiştir.
Onuncu Kalkınma Planı’nda hedef ve politikalara ek olarak, “Öncelikli Dönüşüm Programları” adıyla kritik müdahale alanları ortaya konulmaktadır. Programlar; birden fazla sektörü kesen, planların uygulanması ve izlenmesini kolaylaştıran, öncelikli alanlara yönelik kamu politikalarından oluşmaktadır.
Rekabetçiliği ve Sosyal Uyumu Geliştiren Kentsel Dönüşüm Programında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Genel Koordinatör olarak belirlenmiştir. Programın amacı, şehirlerimizin ekonomik, sosyal ve fiziki dezavantajlarını azaltarak rekabet gücünü ve yaşam kalitesini artırmaktır.
Uluslararası belgeler çerçevesinde bakıldığında ise HABITAT III ve Amsterdam Paktı ile şehircilik alanında ülkemizde stratejilere ve uygulamalara aktarılması gereken yükümlülüklerimiz gündemdedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 20 yılda bir düzenlenen ve ikincisi 1996 yılında İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen Habitat Konferanslarının üçüncüsü, “Üçüncü Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı – HABITAT-III”, 17-20 Ekim 2016 tarihlerinde Ekvator’un Kito şehrinde gerçekleştirilmiştir.
Konferans ile sürdürülebilir şehirleşmeye ve konuta dair önümüzdeki 20 yılın gündemi belirlenmiş ve sonuç dokümanı niteliğinde ülkemizin de içerisinde olduğu BM üyesi ülkelerce “Yeni Kentsel Gündem” belgesi kabul edilmiş olup, uygulaması üye ülkelerin sorumluluğundadır.
Belge “Şehir ve insan yerleşmelerinin kapsayıcı, güvenli, dirençli ve sürdürülebilir olması” hedefinin hayata geçirilmesine odaklanmaktadır. Yerel Yönetimlerin güçlendirilmesi ve şehirlerde toplumun her kesiminin kapsanmasına yönelik konuların ön plana çıktığı belgenin ülkemizde de stratejilere ve uygulamaya aktarılması gerekmektedir.
30 Mayıs 2016 tarihinde düzenlenen Avrupa Birliği Şehircilikten sorumlu Gayri Resmi Bakanlar Toplantısında “Amsterdam Paktı” kabul edilmiştir. Belgede Avrupa Birliği politikalarını planlarken ve uygularken şehir düzeyinde yapılacak çalışmaların önemli bir rol oynadığı ifade edilmektedir.
AB Komisyonu, üye ülkeler ve Avrupa Şehirleri İletişim Ağı’nın ortak inisiyatifiyle kurulan Kent Gündeminin ilk aşamada çözülmesini amaçladığı öncelikli konular; Etkin kentsel yönetişim ve katılım, dengeli bölgesel gelişme için kentsel, kırsal ve sınır ötesi işbirlikleri, insan ve mekân temelli stratejik planlama, akıllı kentler, sosyal konular, kentsel dönüşümün sosyal ekonomik çevresel mekânsal ve kültürel yönleri, sanayi alanlarının dönüşümü, göç ve kamusal hizmetlerdir.